İngiltere’deki Essex Üniversitesi tarafından yürütülen çalışma, travmanın genç bir beynin gelişimini değiştirdiğini ve problem çözme ile empati gibi alanları etkilediğini yapay zeka aracılığıyla buldu.
Araştırmayı Essex Üniversitesi’nde çocuk kliniği ve sağlık psikoloğu olan Dr. Megan Klabunde yönetti.
Dr. Klabunde, çalışmanın, söz konusu etkileri tersine çevirebilecek yeni tedavilere yol açabileceğini belirtti. “Beyindeki iki büyük kümede net değişiklikler olduğunu gösterdik. Artık problem çözme ve kendine odaklanmanın etkilendiğini biliyoruz, bu da birinin duygularla başa çıkabilme, ilişkiler kurabilme ve hatta kendi bedenlerini anlayabilme yeteneğini etkiliyor.” dedi.
ÖMÜR BOYU SÜRECEK BİR TRAVMA”
Nijerya’da kadın sünnetine maruz kalan Valerie isimli bir kadın, yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“Bu yaşandığında 16 yaşındaydım. Daha farkına bile varmadan yerdeydim. Birisi göğsümün üzerine oturuyordu ve sakatlandım.”
“Bu benim için ömür boyu sürecek bir travmanın başlangıcıydı. Yıllarca fiziksel ve duygusal acı ve utanç yaşadım.”
Valerie her zaman bu tip durumlara neden diğer insanlardan farklı tepki verdiğini merak etti ve söz konusu araştırmanın “büyük ikramiyeyi kazanmak gibi” olduğunu söyledi.
Çocukken cinsel istismara uğrayan Kari de, “Araştırmanın kendisi için ne anlama geldiğini anlatacak kelime bulamadığını” söyledi.
Kari, “Yıllardır ilişkilerle mücadele ettim ve her zaman ‘neden ben?’ diye merak ettim. Artık bunun benim hatam olmadığını biliyorum.” diye ekledi.
Dr. Klabunde, travma sonrası stres bozukluğunun belirgin belirtilerini göstermeyen kişilerin de yaşadıklarından hâlâ etkilendiğini tespit etti.
‘UMUT GETİRİYOR’
Yaptığı açıklamada, “Artık mevcut tedavilerin bulmacanın önemli bir bölümünü gözden kaçırdığı görülüyor. Ayrıca travmanın bedeni, benlik duygusunu ve ilişkileri nasıl etkilediğine de bakmaları gerekiyor. Umut getiriyor çünkü doğru tedaviler beynin yeniden yapılanmasını tersine çevirmeye yardımcı olabilir.” dedi.
Bu anlatılar, travmanın gerçekten de hayat boyu sürebilecek bir etkiye sahip olduğunu ve onunla baş etmenin karmaşıklığını vurguluyor. Dr. Klabunde’un ifadesi, tedavi yaklaşımlarının sadece belirgin semptomlara odaklanmanın yetersiz olduğunu gösteriyor; aynı zamanda travmanın kişinin bedenini, kimliğini ve ilişkilerini nasıl etkilediğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Umarım bu doğru yaklaşımlar, travma sonrası iyileşme sürecinde daha etkili bir rol oynar.