Disiplin soruşturması açma tek başına yeterli değildir, usule uygun olmalıdır

Bu isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir

Disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Soruşturmada izlenecek yöntemin her bir aşaması açıkça belirlenmiştir.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.

Eylem net belirtilmeden davacıya ceza verilmiştir

Uyuşmazlıkta, davacının kusurlu olduğu iddia edilen eylemi hakkında, 28/12/2014 tarihinde tutulan tutanakla disiplin soruşturmasına başlanıldığı, eylemleri net şekilde açıklanmadan yalnızca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca hakkında disiplin soruşturması yapıldığı belirtilerek soruşturma izni alındığı ve anılan madde hükmü kapsamında davacıdan ilk savunmasını yapmasının istenildiği, ardından davacının verdiği savunma dilekçesinde kullandığı ifadeler sebebiyle eyleminin kusurlu olarak değil kasıtlı olarak değerlendirilebileceği belirtilerek ve yine eylemleri net şekilde belli edilmeden anılan Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca son savunmasının istenilmesi akabinde disiplin cezası işleminin tesis edildiği anlaşılmıştır.

T.C.
DANIŞTAY
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/1778
Karar No: 2023/250

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

KARŞI TARAF (DAVALI) : . Bakanlığı
VEKİLİ: Av. .

İSTEMİN KONUSU:

… İdare Mahkemesinin. tarih ve E:., K:. sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem:

İstanbul ili, Silivri ilçesi, . Ceza İnfaz Kurumunda 2. müdür olarak görev davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin . Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Amirliğinin . tarih ve . sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:

… İdare Mahkemesince verilen . tarih ve E:., K:. sayılı kararla; davacının olay günü nöbetçi müdür olmasına rağmen kurumda olmadığı, … adlı mahkumun tahliye işlemlerinin mahkum kabul görevlisi ile infaz ve koruma başmemuru tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı, bu durumun tahliyenin usulünü belirleyen Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 45/1 Nolu Genelgesine aykırı olduğu, bu nedenle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendinde belirtilen, “kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek” eylemine uyduğu ve davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:

Kurumda 2. müdür olarak çalışan personele hakkaniyete aykırı uygulama yapıldığı, kendisine disiplin cezası verilmesinin kişisel çatışmalar sebebiyle olduğu dolayısıyla dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:

Dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:

İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

İstanbul ili, Silivri ilçesi, . Numaralı . Ceza İnfaz Kurumunda 2. müdür olarak görev davacının, 28/12/2014 tarihinde nöbetçi müdür olmasına rağmen kurumda olmadığı, … adlı mahkumun tahliye işlemlerinin mahkum kabul görevlisi ile infaz ve koruma başmemuru tarafından gerçekleştirildiğinden bahisle hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle temyizen bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendinde, “Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak” fiili aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun “Disiplin amiri ve disiplin cezaları” başlıklı 124. maddesinin ikinci fıkrasında, “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre 125 inci maddede sıralanan disiplin cezalarından birisi verilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun’un “Disiplin kurulları ve disiplin amirleri” başlıklı 134. maddesinde; disiplin kurullarının kuruluş, üyelerinin görev süresi, görüşme ve karar usulü, hangi memurlar hakkında karar verebilecekleri ve disiplin amirlerinin tayin ve tespitinde uygulanacak esaslar ile bunların yetki ve sorumlulukları gibi hususların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

24/10/1982 tarih ve 17848 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik’in 19. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde; “Memurların uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan çıkarma cezalarından biriyle cezalandırılması gereken disipline aykırı davranışlarını öğrendikleri tarihten itibaren kanunen belli süreler içinde disiplin soruşturmasını başlatarak; gerekli cezayı uygulayarak, disiplin cezası verme yetkisinin zaman aşımına uğramasını önlemek,” zorunda oldukları belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir ve delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen hükümler doğrultusunda; disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başkaca delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olmasının, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınması gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Uyuşmazlıkta, davacının kusurlu olduğu iddia edilen eylemi hakkında, 28/12/2014 tarihinde tutulan tutanakla disiplin soruşturmasına başlanıldığı, eylemleri net şekilde açıklanmadan yalnızca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun, 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (a) alt bendi uyarınca hakkında disiplin soruşturması yapıldığı belirtilerek soruşturma izni alındığı ve anılan madde hükmü kapsamında davacıdan ilk savunmasını yapmasının istenildiği, ardından davacının verdiği savunma dilekçesinde kullandığı ifadeler sebebiyle eyleminin kusurlu olarak değil kasıtlı olarak değerlendirilebileceği belirtilerek ve yine eylemleri net şekilde belli edilmeden anılan Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendinin (a) alt bendi uyarınca son savunmasının istenilmesi akabinde disiplin cezası işleminin tesis edildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, davacı hakkında 657 sayılı Kanun hükümlerine uygun şekilde soruşturma izni, savunma ve son savunma alınmadan, usulüne uygun yapılmış bir disiplin soruşturması bulunmadan disiplin cezası işleminin tesis edildiği görüldüğünden, tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin . tarih ve E:., K:. sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 06/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir